Çalışma Alanlarım

Psikanalitik terapi, bilinçdışında bastırılmış içeriklerin bilinç düzeyine çıkarılması yoluyla, kişinin geçmiş travmatik deneyimlerin,sorunlarına ve çözümlenmemiş iç çatışmalarının güncel semptomlar üzerindeki etkisini anlamasını amaçlayan bir yöntemdir. Serbest çağrışım, rüya analizi ve transferans gibi tekniklerle çalışılır. Bu süreçte, güvenli bir terapötik ortamda, kişinin içgörü kazanması ve nesne ilişkileri yeniden yapılandırılması hedeflenir.

Psikanalitik Terapi

Psikanalitik psikoterapi, Sigmund Freud’un psikanaliz kuramından ilham alan bir psikoterapi yöntemidir. Temel ilkesi, erken çocukluk yaşantılarımızın tüm hayatımız üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğudur. Özellikle 0-6 yaş döneminde temel bakım verenlerle kurduğumuz ilişkiler, hayatımızın sonraki dönemlerinde de diğer insanlarla tekrarladığımız kalıpları oluşturur.

Depresyon, bireyin çevresine karşı ilgisini kaybetmesi, keyif alma duygusunun azalması, aşırı yorgunluk, uyku düzensizlikleri, iştah değişiklikleri, değersizlik hissi, suçluluk duygusu,
yoğunlaşma güçlüğü, karamsarlık ve intihar düşünceleri gibi bir dizi belirtiyle kendini
gösterir. Negatif düşünce kalıpları, düşük benlik saygısı, kayıplar, travmalar, stresli yaşam
olayları gibi psikolojik faktörler, depresyonun başlamasında ve devam etmesinde önemli rol
oynamaktadır.

Panik atak, beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan yoğun korku ve kaygı nöbetleridir. Kalp
çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, baş dönmesi gibi fiziksel belirtilerle kendini gösterir. Kişi,
kalp krizi geçiriyormuş gibi hissedebilir. Aslında hiçbir tehlike yokken vücut, büyük bir tehdit
altında olduğunu düşünerek bu tepkileri verir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk, tekrarlayan düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşüncelerin
yarattığı kaygıyı azaltmak için yapılan yineleyici davranışlar veya zihinsel eylemler
(kompulsiyonlar) ile kendini gösterir bu düşüncelerden kurtulmak için geliştirdiği
alışkanlıkların, aslında durumu daha da kötüleştirdiği durumdur.

Sosyal fobi, bireylerin sosyal durumlarda başkaları tarafından olumsuz değerlendirileceği
endişesiyle yaşadıkları yoğun kaygı ve bu kaygıyı azaltmak için sosyal ortamlardan kaçınma eğilimidir. Konuşma, yemek yeme gibi basit eylemler bile sosyal fobi yaşayan kişiler için büyük bir kaygı kaynağı olabilir.
Kişiler Arası İlişki ve İletişim sorunları
İletişim sorunları, bireylerin duygularını, düşüncelerini ve ihtiyaçlarını açıkça ifade
edememeleri veya karşı tarafın bu ifadeyi doğru anlamasındaki zorluklar nedeniyle ortaya
çıkar. Bu durum, ilişkilerde gerginlik, yalnız hissetme, yanlış anlamalar ve hatta kopmalara ve daha ciddi sorunlara neden olabilir.

Psikanalitik bakış açısına göre yas, sadece bir kaybın değil, aynı zamanda içsel nesnelerin
kaybının da yaşandığı karmaşık bir süreçtir. İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabul gibi
aşamaları içeren bu süreçte kişi, kaybedilen nesneyle olan bağını koparmak zorunda kalır. Bu durum, derin bir acıya ve kişinin kimliğinin yeniden yapılanmasına yol açar. Yas, sadece duygusal değil, aynı zamanda bilişsel ve davranışsal değişikliklere de neden olur.

Travma, bireyin güvenlik ve bütünlük algısını derinden sarsan, kontrol edilemez ve yıkıcı bir
olay olarak tanımlanabilir. Travma sonrası stres bozukluğu ise tüm travma mağdurlarında
görülmeyen, bireysel farklılıklara bağlı olarak ortaya çıkan bir klinik tablodur. Travmayı
tekrar yaşama, ondan kaçınma ve aşırı tetikte olma, o anı dışarıdan biri olarak izleme gibi
belirtilerle kendini göstebilir. TSSB, kişinin sosyal, iş ve aile hayatında önemli sorunlara yol
açarak yaşam kalitesini düşürebilir.

Kişilik bozuklukları, bireyin düşünce, duygu ve davranışlarında, kendi kültürüne göre
beklenenden önemli ölçüde sapmalar gösteren, esnekliği olmayan ve süreklilik arz eden bir
içsel çatışmalar ve davranışlar örüntüsüdür. Bu bozukluklar, bireyin sosyal ilişkilerinde, iş
yaşamında ve genel yaşam kalitesinde önemli ölçüde bozulmaya neden olur. Kişilik
bozukluklarının tanı konulabilmesi için, bu belirtilerin bireyin yaşamının birçok alanında
gözlenmesi ve önemli bir işlevsel bozulmaya yol açması gerekmektedir.

Duygudurum bozuklukları, bireyin duygusal deneyimlerini ve davranışlarını etkileyen, ruh
halinde uzun süreli ve aşırı değişkenliklere neden olan bir grup psikiyatrik rahatsızlıktı. Bu bozukluklarda, bireyler aşırı üzüntü, mutluluk, sinirlilik veya enerji eksikliği gibi belirtiler yaşarlar. Bu durum, bireyin sosyal, işlevsel ve kişisel yaşamında önemli zorluklara yol
açabilir.

Bireysel Terapi

Bireysel Terapi, bireylerin yaşamları boyunca karşılaştıkları çeşitli psikolojik zorluklar ve bunların üstesinden gelmeleri konusunda destek sağlar. Depresif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, ilişki sorunları, aile içi çatışmalar, öz-saygı sorunları, kimlik arayışı, yas süreçleri, göçle ilgili uyum güçlükleri, cinsellik ve cinsel kimlik ile ilgili sorunlar gibi geniş bir yelpazeden oluşur.

Online Terapi

Online terapi, geleneksel yüz yüze psikoterapinin dijital ortama taşınmış hali olarak tanımlanabilir. Bu yöntem, coğrafi sınırlamaları ortadan kaldırarak, bireylerin kendi yaşam alanlarından, güvenli ve özel bir ortamda psikolojik destek almalarını sağlar. Video konferanslar aracılığı ile gerçekleştirilen online terapi seansları, psikoloterapi süreçlerinin etkinliğini korurken, bireylerin yaşam koşullarına daha uygun bir alternatif sunar.